Hareket etmek insanın doğasında vardır. Tarihin çok eski dönemlerinde avcı, toplayıcı olarak yaşamını sürdüren insan, tarım toplumuna geçene kadar hareketsiz kalmak diye bir kavramla tanışmamıştı.

Fiziksel aktivite, günlük yaşam içerisinde kas ve eklemlerimizi kullanarak enerji tüketimi ile gerçekleşen herhangi bir bedensel hareket olarak tanımlanmaktadır. Hareket etmek insanın doğasında vardır. Tarihin çok eski dönemlerinde avcı, toplayıcı olarak yaşamını sürdüren insan, tarım toplumuna geçene kadar hareketsiz kalmak diye bir kavramla tanışmamıştı. Çünkü aç kalmamak için her gün onlarca kilometre yürümek, sürekli yer değiştirerek vahşi hayvanlardan korunmak, yeni avların peşinden gitmek zorundaydı. Ne zaman tarım toplumu oldu, yerleşik hayata geçti, o zaman hareketsizlikle tanıştı. Tamam, tarlada, bağda, bahçede, ağılda, ahırda çalışmak da bir hareket. Ama avcı, toplayıcılarla asla boy ölçüşemez. Şüphesiz her yüzyılda modernleşerek, hayatı kendisine daha kolay hale getirdi. Söz gelimi tarla sürmek için sabana önce kendini, sonra bir çift hayvanı koştu. Sonra sabanı da bir kenara bıraktı ve traktörle tanıştı. Geçen her bir zaman diliminde fiziksel olarak çok daha az yorulan insan, rahatlık ve rehavet denilen o zehirle tanıştı. Avcı toplayıcı atalarının, her gün onlarca kilometre mesafe kat ederek aldıkları yolu, artık hiç yorulmadan çok daha kısa sürelerde almaya başladı. Öyle bir hale geldi ki, günlük yaşantısında neredeyse hiç yorulmadan her türlü işini halledebildi. Arabalar, asansörler, telefonlar, bilgisayarlar…  Uzaktan kumanda denilen o müthiş icat, hayatının her yerinde onunla beraberdi ve bir parmak hareketiyle ne isterse kolayca yapabiliyordu. Yüzyıllar boyunca hareket için evrimleşmiş insan bu yeni durumuna adapte olmakta zorlandı. Tüm iç organları, sistemleri, yani vücut dengesi, bu kadar hareketsizliğe hazır değildi. Sistemler, organlar yavaş yavaş işlevsiz hale gelmeye başladı. Vücut iç dengesi (homeostasi) bozuldu. Bu durum bir domino etkisi yaratarak, çok farklı hastalıkların oraya çıkmasına sebep oldu. İnsan artık sorunun kaynağını biliyordu ve önlem almalıydı. Çünkü bu tüm toplumları tehdit eden bir canavara dönüşmüştü. Hareketsizliğin insana bilançosu kişi bazında ;

Sağlıklı, uzun ve kaliteli bir yaşam için düzenli fiziksel hareket kritik bir öneme sahip.

Hareketsiz bir yaşamın getirisi illa ki aldığımız ve veremediğimiz kilolardır. Aşırı kilolu olma yani obezite uzun süre oturan kişilerin başlıca sorunlarındandır. Günde 360 dakikadan fazla oturuyorsanız obez olabilirsiniz. Uzun süre ve yanlış oturmak, postürün bozulmasına da basamak hazırlar. Boyun, sırt postürü kötüyse ve oturmaya dikkat edilmiyorsa akciğerlerimiz düzgün havalanmaz. Yeteri kadar oksijen sirkülasyonu sağlanmayan vücutta baş ağrıları meydana gelir. Uzun süre oturmak vücutta kan basıncını ve kan şekeri düzeyini etkiler, vücudun yağı parçalama yeteneğini ortadan kaldırır ve metabolizmayı yavaşlatır. Hem kemik yoğunluğunu etkiler hem de kasların aktivitesini azalttığı için kaslarda zayıflamaya sebep olur. Sekiz saatten fazla oturmak kötü kolestrolü artırır, kalp damar problemlerine, tip 2 diyabet gibi problemlere de sebep olabilir. Hatta bazı kanser türleri de oturma yani hareketsiz yaşamın bir getirisidir. Bunun sonucunda da ölüm gelir. 

AİLECE SPORTİF AKTİVİTE YAPIN 

Teknolojiyle birlikte artan bu durumun yan etkilerinden kurtulmak için hayatımızda yapmamız gereken bazı değişiklikler vardır. Küçük yaştan itibaren çocuklarımıza alışkanlık edindirmek için mümkün olduğunca bebek arabası, bebek taşıyıcıları kullanmayın, unutmayın çocuklarınız öncelikli olarak görerek ve sizi izleyerek öğrenir. Yetişkin bireyler ise bilgisayar, televizyon karşısında geçirdiği süreye dikkat etmeli. Masa başı iş yapan bireyler, belirli aralıklarla kalkıp oda içerisinde dolaşın, mümkünse dışarıya çıkıp temiz hava alın. Kısa mesafeleri arabayla gitmek yerine yürüyerek gitmeyi tercih edin. Mutlaka ailece sportif bir aktivite yapın. Ailece planlayacağınız düzenli etkinlikler bile hayatınıza hareket katar. Piknik, doğada yürüyüş, bisiklet sürme, yüzme gibi aktiviteleri tercih edebilirsiniz.

  • Dünyadaki her dört yetişkinden birisi yeterli fiziksel aktivite yapmıyor.
  • Bu oran bazı ülkelerde üçte bire kadar yükseliyor.
  • Kadınlar erkeklerden daha az hareket ediyor. Yetersiz hareket eden kadınların oranı %32 iken erkekler için ise bu oran % 23.
  • Yüksek gelire sahip ülkelerin vatandaşları daha hareketli. Yüksek gelir grubu ülkelerde insanların %37’si hareketli iken düşük gelirli ülkelerde bu oran %16.
  • DSÖ tarafından hazırlanmış olan Fiziksel Hareketlilik Küresel Eylem Planı yeterli hareket yapmayan nüfusun oranını2025’te %10, 2030’da ise %15 düşürmeyi hedefliyor.

  • Fiziksel aktivite eksikliği kişilerin;

  • Kalp rahatsızlıkları,
  • Çeşitli kanser türleri,
  • Diyabet
  • Erken bunama, Ruh sağlığı

İle ilgili risklerini artırıyor. Bu hastalıklar DSÖ tarafından genel olarak bulaşıcı olmayan hastalıklar olarak tanımlanmakta. 

  • Tütün kullanımı,
  • Yetersiz fiziksel hareket
  • Sağlıksız beslenme,
  • Zararlı alkol tüketimi

Yine DSÖ bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi ve Kontrolü için 2013-2020 Küresel Eylem Planı oluşturmuş durumda ve dünya genelinde Plan uygulanıyor.

Peki Sağlıklı bir fiziksel hareketlilik için nelere dikkat etmeli?

Sağlık Bakanlığı Halk Sağlık Genel Müdürlüğü’nün

belirli bir program dâhilinde ve profesyonel yardım almadan egzersiz yapılacaksa uygulanması ve bilinmesi gereken kuralları ise şu şekilde;

  • Daha önce hiç egzersiz yapmamış olanlar gün aşırı 10 dakika gibi sürelerle başlamalı ve bunu zaman içinde en az 30 dakika olacak şekilde arttırmalıdırlar.
  • Egzersiz öncesinde yumuşak ve yavaş hareketlerle gererek kaslar ısıtılmalıdır.
  • Ani hareketler ve aşırı yüklenme özellikle daha önceden alışık olmayan bireylerde spor yaralanmalarına neden olabilir.
  • Bilinçsizce yapılan aşırı egzersiz ise sağlık için hareketsizlik kadar zararlıdır.
  • Bilinen bir kronik hastalığı olanlar, egzersiz programlarına başlamadan önce kendilerini izlemekte olan hekime başvurmalıdırlar.
  • Egzersizle birlikte gelen şiddetli göğüs ağrısı ve nefes darlığının kalp hastalığı belirtisi olabileceği bilinmelidir.
  • Açık havada yapılacak sporlar için hava kirliliğinin yoğun olmadığı ortamları seçmek dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli noktadır.